Tolga Şardan mesleğimizin yüz akı bir gazetecidir.
Gündem yaratan yüzlerce habere imza atmış, onlarca ödül almıştır.
Şardan’ın, kaleme aldığı bir yazı nedeniyle tutuklanması özgür gazetecilik yapmaya çalışan yayın organları ve gazetecilere yönelik gözdağıdır.
Basın her rejimde olur ancak özgür basın sadece gerçek demokrasilerde olur.
Türkiye son dönemde anayasal güvence altında olan basın özgürlüğünün giderek kısıtlandığı, gazetecilerin haberleri, yazıları, yorumları nedeniyle tutuklandığı bir ülkeye dönüştü.
Tıpkı Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Merdan Yanardağ ve birçok gazetecinin tutuklanması gibi Tolga Şardan’ın tutuklanması da anayasaya aykırıdır.
Bir haberde yanlışlık varsa, haberin muhatabı düzeltme gönderir. Yayın organı bu düzeltmeyi yayınlar.
Yayın organı düzeltme yazısını yayınlamazsa bu kez mahkemeye başvurulur ve tekzip kararı alınır.
Yayın organı tekzip metnini yayınlamak zorundadır.
Bu yollar dururken gazetecilerin tutuklanması, tutuklu yargılanmaları olağan hale geldi.
Oysa hukuk sistemimizde tutuksuz yargılama esas, tutuklu yargılama istisnadır.
Yargıdaki uygulama bunu tam tersine çevirmiş durumda.
“Tutuklu yargılama esas, tutuksuz yargılama istisna” Şardan’ın neden tutuklandığını gelince…
T24’de yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu yargı raporunda neler var?” yazısı nedeniyle.
Yazı bir süre önce Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın yargıdaki rüşvet iddialarını içeren dilekçesinde yer alan konulardan oluşuyor.
Yazıda bu iddialarla ilgili olarak MİT’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a rapor sunduğu da ifade ediliyor.
Bu haber 43 saat tekzip edilmedi. Ancak Tolgan Şardan’ın tutuklanmasından 10 dakika sonra yalanlandı.
Bu haberde yanlışlıklar varsa düzeltilebilirdi.
Tekzip kararı alınıp T24’de yayınlanabilirdi.
Bunun yerine Tolga Şardan, “halkı yanıltıcı bilgiyi yayma” suçlamasıyla tutuklandı.
Türk Ceza Yasası bu suçu nasıl tanımlıyor:
“MADDE 217/A – (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. (2) Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Bir başsavcı tarafından dilekçeyle HSK’ya yansıtılmış rüşvet iddialarının araştırılması halk arasında neden endişe, korku veya panik yaratsın? Yaratsa yaratsa ancak memnuniyet yaratır.
Cumhurbaşkanı böyle bir talimat verdiyse halk bundan memnun olur.
Neden endişe etsin?
Neden korksun?
Neden panik olsun?
Haberin içeriğiyle bağdaşmayan böyle bir gerekçeyle Tolga Şardan’ı tutuklamak aslında basın özgürlüğünü tutuklamaktır.
Tolga Şardan gazetecidir.
Serbest bırakılmalıdır.