Atlas Sineması’ndaki İstanbul Sinema Müzesi’nde kapılarını açan sergi, gişe rekortmeni filmlerinin ardındaki çizimlere ve tasarımlara odaklanıyor. Açılışta konuşan küratör Kim Butts, Cameron’un çocukluk ve gençlik yıllarında yaptığı eskizlerin bugün milyonlarca kişiye ulaşan evrenlerin temeli olduğunu vurguladı. Sergide dikkat çeken unsurlar arasında yönetmenin defterlerini dolduran sayısız göz çizimi, bedenlerdeki transformasyon arayışı ve Titanic’in simgesi hâline gelen Rose’un kolyesi yer alıyor.
Yönetmenin altmış yılı aşan kariyerinden seçilen 300’ün üzerinde orijinal eseri bir araya getiriyor. Çizimler, eskizler, film objeleri, kostümler ve nadir parçalarla Cameron’un yaratıcı evrenini izleyiciye açan sergi, İstanbul Sinema Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu.
Küratör Kim Butts açılışta yaptığı konuşmada, serginin yalnızca film hatıralarından ibaret olmadığını, Cameron’un gençlik yıllarında defterlerine karaladığı çizimlerin bugün gişe rekorları kıran yapımların temelini oluşturduğunu söyledi. “Bu sergi, bir fikrin yolculuğu… İlk hayallerden dünya çapında izlenen filmlere uzanan bir çizgi” diyen Butts, yönetmenin arşivinden ilk kez gün yüzüne çıkan parçaların önemine dikkat çekti.
Sergiyi dolaşırken en çok göze çarpan ayrıntılardan biri, göz çizimlerinin çokluğu. Cameron’un defterlerinde onlarca göz tasviri ve detayı var; kimi tek başına bir bakış, kimi de dönüşüm geçiren yüzlerin odağı.
Bu yoğunluk, yönetmenin bakışı ve görsel hafızayı bir anlatı dili olarak kullanma ısrarını ortaya koyuyor.
Beden çizimlerinde ise sürekli bir transformasyon motifi göze çarpıyor: insan-makine birleşimleri, doğadan kopup yeniden şekillenen figürler ya da yarı-insan, yarı-uzaylı varlıklar…
Cameron’un filmografisinin önemli dönüm noktalarından biri olan Titanic de sergide özel bir köşeye sahip. Filmin neredeyse bir karakteri haline gelen ‘Okyanusun Kalbi’ kolyesi, yoğun ilgi görüyor. Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet’in unutulmaz sahneleriyle hafızalara kazınan kolye, sinema tarihinin en ikonik objelerinden biri olarak İstanbul’da sergileniyor. Yine bu bölümde Leonardo Di Caprio’nun o meşhur çiziminin orjinali de mevcut: Zira o çizim aslında Cameron’un kendisine ait. Hatta minik bir öyküsü de var:
Leonardo DiCaprio sağ elini kullanıyor, ama Cameron solak olduğu için çizimi kendi eliyle yaparken kameranın ters çevrildiğini öğreniyoruz, böylece sahnede sağ elle çiziliyormuş gibi gösterilmiş.
Sergi altı tematik bölümden oluşuyor: ‘Gözlerin Açıkken Rüya Görmek’, ‘İnsan-Makine’, ‘Bilinmeyeni Keşfetmek’, ‘Titanic: Zaman Yolculuğu’, ‘Yaratıklar: İnsanlar ve Uzaylılar’ ve ‘Serbest Bırakılmış Dünyalar’. Böylece Cameron’un çizgi roman tutkunu gençlik yıllarından, Avatar’ın ışıltılı Pandora’sına ya da Terminator’un karanlık makinelerine uzanan hayal yolculuğu ziyaretçilere kronolojik bir akışla sunuluyor.
Avatar’ın ormanlarından Titanic’in kolyesine kadar her şey, James Cameron’un zihninde nasıl filizlenip beyazperdeye aktarıldığını gösteriyor bu sergi ve 5 Aralık’a kadar ziyaret edilebilecek….
İstanbul Sinema Müzesi’nden içeri adım atanlar adeta James Cameron’un beynine giriyor; sinema tarihinin en unutulmaz karelerinin gerisindeki düş gücünü birebir deneyimliyor. Bu arada, ünlü yönetmenin Ocak ayında İstanbul’a gelerek sergiyi bizzat ziyaret etmesi bekleniyor.
Gözde Sula